Değerli HAYTAP koordinatörleri; Bilindiği gibi son birkaç yıldır yürürlükte olan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çevre, sokak ve ev hayvanlarını korumaya kafî bir kanun değildir ve uygulanması hususunda da hâlâ ciddî eksiklikler yaşanmaktadır. 

 Bu çok yönlü ”eksiklikler”in giderilmesi konusundaki içten gayretleri kimse görmezden gelemez. Ancak; eksiklikler sadece kanunda ya da uygulanmasında değil, ne yazık ki hayvansever camianın tutumları konusunda da mevcuttur. Hepinizin bildiği kimi anlaşmazlıklar, kişi ya da grup husumetleri, yaklaşım farklılıkları, üslûp uyuşmazlıkları vb. şeyler sonucunda ortaya çıkan kopukluklar ve parçalanmalar gene hayvanlarımıza zarar verecek neticeler doğurmakta, iyi niyetli şahısların küstürülmesine, grup çalışmalarından ayrılmasına ve gereksiz düşmanlıklara sebep olmaktadır.
Bakanlığımızın E-posta kutuları  çoğu zaman hayvan meselelerine dair şeylerle değil, ”o şunu dedi, bu bu bunu yaptı, onlar yurtdışına hayvan kaçırıyor, bunlar hayvan deneylerine köpek sağlıyor, şunlar para yiyor, vay sen bana ne dedin, sen asıl kendine bak, siz zaten ne yaptınız ki, vay efendim öyle olmaz böyle olur!” tarzı tartışmaları içeren gönderilerle dolmakta, üstelik bunlar kendilerine daha evvel gidip gitmediğine hiç bakılmaksızın aynı şahıslara defalarca forward edilmektedir.
Aynı ”forward” kalabalığı resmî makamlara yollanan e-postalarda da aynen yaşanmakta, içeriği tamamen aynı olmasına rağmen e-postalar aralıksız forward edilmektedir. Bunu yaparken daha evvel gönderilen e-posta adresleri genellikle silinmemekte, uzayıp giden sayfalar bu forward zinciri içinde bazen yollayan kişiye bile geri gönderilmektedir?!..
Kaldı ki; bu forward e-postaların arasında bazen hayvan hakları mücadelesi ile hiç alâkası olmayan üzücü fotoğraflar ekli gayet mânasız e-postalar da yer alabilmektedir. Bu kalabalık içinde çoğu e-posta okunmadan silinmekte ya da bizzat kişilerin artık usanarak yaptığı ayarlar neticesinde ”spam mail” kutusuna düşerek hiç görülmemekte, yani engellenmektedir.
Kanunu uygulamakla mükellef bakanlıkların yetkilileri zaten mahallî idareleri denetlemekte güçlük çeker ve öte yandan halktan gelen hayvan şikayetlerini, dilekçeleri  değerlendirmekte zorlanırken bir taraftan da bu ardı arkası kesilmeyen e-postalarla uğraşmaktadır. Gruplarda olsun olmasın hayvanseverlere ulaşan çoğu e-postada münferit yakınmalar ve yardım talepleri yer almakta, adeta herkes herşey için birbirinden ya da birilerinden yardım istemektedir. Oysa HAYTAP sayfasında karşılaşılabilecek durumlarla ilgili bilgiler ve dilekçe örnekleri yer almakta, ”şimdi biz ne yapacağız, lânet olsun, imdat!” ifadelerine yeterli cevaplar zaten bulunmaktadır.
Yaşanan her olayda benzer içerikli e-postaları sağa sola yaymaktan ziyade ortak bir dil ve üslûp çerçevesinde birleşilerek daha etkin çalışmalar yapmak mümkünken herkes kendi başına davranmayı seçmekte, bu da mücadelenin temeline büyük zararlar vermektedir.
Devlet yetkilileri ve halk bu sebeple hayvanseverlerin büyük çoğunluğunu ”dengesiz şahıslar” olarak nitelendirmekte, asıl meseleler münferit olayların ve şahsî tartışmaların arasında eriyip kaybolmaktadır.
Hâlbûki burada ana amaç sadece kendi çevremizdeki üç-beş hayvanın haklarına odaklanarak haddinden fazla  yıpranmak ve bezmek değil, bütünün faydasını düşünerek uzun vadeli çalışmalarla devletle beraber hal çareleri aramak olmalıdır…
Eğer hayvan hakları adına mücadele eden şahıs ve gruplar ortak paydada buluşmakta, ortak bir dil ve üslûp oluşturmakta, aynı şemsiye altında dengeli bir işbölümü ile çalışmakta daha fazla gecikirlerse sonuçlar şimdikinden çok daha üzücü ve acı olacak, önümüzdeki birkaç yıl da bu şekilde otomatikman kaybedilecektir.
Unutmayalım; kanunlar meseleleri çözmeye ve insanları caydırmaya tek başına kafî gelseydi bugün dünyanın hiçbir yerinde cinayet işlenmiyor olurdu.
Ülkemizde cezası müebbed hapis olan kasıtlı adam öldürme suçu halen işlenebildiğine göre yalnızca kanunlar yeterli değil demektir, işin içinde muhakkak başka eksik gedikler, ciddî sosyal, ekonomik, psikolojik ve eğitsel boşluklar vardır. İşte bizlere düşen de sadece kanuna ve yetkililere yüklenerek ortalığı toza dumana katmak değil, bu konudaki eğitim ve uygulama eksiklerini gidermeye çalışarak enerjilerimizi doğru kullanmak olmalıdır. Dolayısıyla bizlere yapacağınız yazışmaları tek elden , resmi bir dilde ve bir kurum olarak yaparsanız bir çok isteminiz , görüşünüz ve tavsiyeniz daha çok dikkate alınacaktır.
Bu yapılmadığı müddetçe en güçlü ve uzun ömürlü sanılan piller bile sonunda tükenecek, bölünerek parçalanmışlıkların, bu dipsiz kavgalarda yorulmaların bedelini gene hakları adına mücadeleler verdiğimiz hayvanlarımız ödeyecektir.
Şunu bilmenizi isteriz ki ,Devlet yetkilileri karşılarında örgütlü bir yapılanma göremedikçe, ortak ve bilinçli bir dille sorunları ifade eden muhataplar bulamadıkça insanların birbirlerine forward ettiği bu e-postalar bir tür ”hazin saadet zinciri”nden farksız olarak ortalıkta dolaşmaya ve ne yazık ki hiçbir işe yaramamaya devam edecektir. Konuya bir kez daha dikkatinizi çekmek ve gözlemlerime dayanarak naçizane uyarmak istedim, saygılarımızla…
Handan DEMİRALP
ÇEVRE BAKANLIĞI DANIŞMANI
Paylaş