Akvaryumculukta edindiğimiz bilgilerin büyük bir kısmını kulaktan kulağa yayılan bilgiler oluşturmakta. Bu bilgilerin çıkış noktaları ise bu işle uğraşanların tecrübeleri ve/veya varsayımlarıdır. Bu bilgiler gerek forumlarda, gerek kitaplarda gerekse yüz yüze tartışmalarda paylaşılır, tartışılır.

Kimi zaman ise Discus yumuşak suda yaşar gibi aşikar bilgilerin eleştirisi hatta tersi yönde örnekleri bile verilir. Yüksek pH ve iletkenlikte doğup büyütülen Discus yavruları, yılda bir su değişimi yapılan akvaryumlar, 32 derecede yaşayan bitkiler v.b. bu genel kanıların aksine verilen örneklere birkaç örnektir.

Bir diğer tartışma; bu bununla olur mu? Bu canlı bu şartlarda yaşar mı? Gibi sorulardır. A kişisi bir bitkiyi 30 derecede sorunsuzca yetiştirirken B kişisinde o bitki 30 dereceye dayanamamaktadır. Bunun nedeni şans faktörü müdür?

Ekonomide sıkça kullanılan ceteris paribus terimi Latince’de diğer koşullar sabit iken demektir. Siz bir canlının yaşamını devam ettirmesi için en uygun sıcaklığı bulmak istiyorsanız, diğer tüm koşulları sabit tutarak sadece sıcaklığı değiştirip gözlem yapmalısınız. Anubias’ın uygun sıcaklığını bulmak için Sıcaklığı 5 dereceden 25 dereceye çıkartırken pH’ı da 7’den 5’e düşürürseniz bitkideki değişimin pH’dan mı sıcaklıktan mı kaynaklandığını anlayamazsınız.

Bir bakteri türünün yaşadığı en iyi sıcaklığı bulalım. İki tane düzenek hazırlayacağız. 2 düzenekte de sıcaklık dışındaki; ışıklandırma, pH, karbondioksit, sertlik gibi tüm değerler aynı olmalı. Suyun içine bir milyon tane bakteri bırakalım. İki kapta da sıcaklık başta oda sıcaklığında; 20 derece. 1. kabı 20 derecede sabit tutarken 2. kabı ısıtmaya başlayalım. 20 dereceden 25’e çıktığında bakteri sayısının arttığını gözlemliyoruz, sıcaklığı 27 yaptığımızda bakteri sayısı iyice artıyor ve bir buçuk milyon oluyor. Termometremiz 27’yi geçtiğinde ise bakteri sayısı artık azalmaya başlıyor ve 33 derecede gözlemlediğimiz bakteri türünden ortamda canlı olanı kalmıyor. Bu sırada 20 derece olan kaba baktığımızda doğum sayısı ölüm sayısına eşit olduğu için bakteri sayısında değişim olmadığını görüyoruz. Bu kabın sıcaklığını düşürmeye başlıyoruz. Sıcaklığın düşmesi ile bakteri sayısı azalıyor ve 15 derecede ortamda canlı bakteri kalmıyor. Elimizdeki bakteri sayıları ve sıcaklık değerlerini kullanarak şu şekilde bir grafik çiziyoruz.

Aynı bakterilerin bu sefer ideal pH değerini bulalım. Sıcaklık da dahil olmak üzere diğer değerleri sabit tutacağız. Başta 2 kabın da pH değeri 7. pH’ı 2 kabın birinde sabit tutup birinde arttıralım, arttırmaya başladığımız anda bakteri sayısında azalma olup 8.5 pH’da bakteri kalmadığını görüyoruz. Diğer kaptaki pH’ı ise indirip onun da azalmaya başlayıp 6’da bakteri kalmadığını görüyoruz ve şu şekilde grafiğini çiziyoruz.

Burada grafikleri yorumlamalar önem kazanıyor. Grafik – I’e bakıp bu bakteri 27 derece çok mutlu olur, 22 derecede ise 20 derecedekinden daha mutlu olur denilebilir. Ancak 10 derecede yaşayamaz diye bir sav öne atılamaz. Bu grafik çizilirken diğer değerler sabit olsa da en iyi değerler değildir. Örneğin Grafik I’i çizerken oksijen miktarı hep sabitti ancak düşük seviyelerdeydi. Oksijen miktarını arttırırsak aynı sıcaklıkta daha fazla bakteri gözlemleyebiliriz, aynı zamanda grafikte canlı yaşam alanı daha genişler ve 10 derecede de yaşam gözlenebilir. Bu yüzden bu canlı bu değerde yaşamaz demek için en ideal değerleri sabit tutup deney yapmalıyız. Örneğin deney yaptığımız bakterinin en iyi 7 pH’da ve 27 derece sıcaklıkta yaşadığını bulmuştuk. Ağır metaller, amonyak, nitrit gibi zararlı maddelerin bulunmadığı, bol oksijenli en ideal şartlarda o değerleri sabit alarak, sıcaklığı değiştirerek bir grafik çizelim.

Bu grafik en ideal değerler alınarak çizildiği için artık net olarak 5 derecenin altında hiçbir şartta bu canlı yaşayamaz, 38 derecenin üzerinde hiçbir şartta bu canlı yaşayamaz diyebiliriz.

Bir de zararlı cisimlerin canlılar üzerine etkisi var. Örneğin amonyak, nitrit, nitrat ve ağır metallerin yoğunlukları arttıkça canlıların sayısını azaltır.

 

Bunları özümsedikten sonra sıkça duyduğumuz tecrübeleri yorumlayabiliriz. Örneğin bir hobici 30 derecede Tanganyika Cichlidi olan Calvus’u besliyor. Calvus 25 derece gibi daha serin sulardan hoşlanır. 10 Calvus başlarda bu akvaryumda 30 derecede yaşarken, bir gün bir tanesi rahatsızlanıyor, birkaç gün sonra da ölüyor. Bu durumda şu yorumu yapabiliriz. Zaten 30 derece ile sınır değerde beslediğiniz calvus, muhtemel amonyak, nitrit veya nitrat artışı sonrasında, hatta belki de bu sorunların neden olduğu bir hastalık neticesinde yaşam koşullarını iyice zorlamış ancak yaşayamamıştır. Aynı durumdaki diğer calvuslar ise yapılarının daha kuvvetli oldukları ve kötü şartlara biraz daha dayanıklı oldukları için şuanda sorunlu halde yaşamaktadırlar. İlk etapta sıcaklığınızı uygun değere getirip daha sonra gerekli ölçümleri yapıp tüm şartlarınızda iyileşmeye gitmenizi öneririm.

Tabi ki tüm şartları en ideal değerlere getirmemiz çok zordur. Doğada da şartlar en iyi duruma gelmezler, ancak bizim olabildiğince fazla değeri en iyi şartlara getirmemiz gerekmektedir.

Bir başka örnekte kişi balık profillerine bakıyor ve Fil Balığı’nın normalde 24-28 derece arası yaşadığını görüyor. Bu değerlerden en iyi 26 derecede yaşadığını çıkarıp balığına bu sıcaklıkta bakıyor. Bir gün elektrik gittiğinde sıcaklık 24 dereceye düşüyor ve balığın öldüğünü görüyor. Bu durumdaki bir kişiye yapılacak yorum şu şekilde olmalıdır. Akvaryumdaki diğer şartlar muhtemelen sınırdaydı, bu gibi 2 derecelik büyük olmayan, hatta ideal yaşam değerlerindeki bir düşüş, belki de motorun durup oksijenin de azalmasıyla birlikte zar zor hayata tutunan bu hayvanı öldürmüştür.

Son örnekte ise bir hobici normalde 26 derece sıcaklık, yumuşak su ve düşük pH’da yaşayan bir Kakadu’ya bakmak istiyor. A hobicisi Kakadu’ya 30 derecede yumuşak su ve pH’da Discusları ile bakmakta. B hobicisi ise 26 derecede sert su ve pH’da Afrika Cichlidleri ile bakmakta. Bunları gören C hobici ise 30 derecede yaşıyor, sert suda da yaşıyor diyerek 30 derecedeki sert ve alkali suya Kakadu’yu atıp beslemek istemekte. Ne yazık ki kakadu bu şartlarda oldukça zorlanacak ve akvaryuma koyulduğu anda veya olası bir ufak şart kötüleşmesinde (amonyak artışı gibi) ölecektir.

Tüm bu yukarıdaki nedenler yüzünden akvaryumumuzu kurarken şartları birbirine benzer hayvanları seçmeliyiz, aksi taktirde sorunlar er ya da geç bazı şartların kötüleşmesi ile karşımıza çıkacaktır.

Bir balığa “bu balık zor” dememizin temelinde de şartları yatar. Eğer o canlının yaşadığı şartların aralığı daha darsa o canlıya bakmak daha zordur. Özellikle deniz gibi adeta sonsuz hacimli ve değerleri kolay kolay değişmeyen şartlara sahip ortamda yetişen canlılar değişimlere oldukça hassaslardır. Bunun yanında sınır değerleri de birbirine oldukça yakındır. Örneğin bir canlıdoğurana diğer şartlar iyiyken 6-8 pH arasında rahatlıkla bakabilmenize rağmen deniz balıklarının 8-8.5 arası pH’ın dışına çıkmaları büyük bir risktir.

Yani görüldüğü gibi bir Discus’un 24 derecede yaşaması, 26 derecede tutulması gereken bitkilerin 32 derecede ölmemesi, balıkların uzun süredir değiştirilmeyen yüksek nitratlı suda yaşaması bir tesadüf değildir ve en önemlisi kesinlikle yaşamaları o canlıların o şartlarda rahat ettiği anlamına gelmez. Örneğin 32 derecedeki o bitki 26 dereceye koyulursa daha iyi bir gelişim gösterecek ve daha sağlıklı olacaktır. Hobici olarak asıl görevimiz konuk ettiğimiz canlılara en ideal şartlarda bakmaktır. Olur ya da olmaz gibi net cevaplar yanıltıcı olabilir. Hiçbir zaman unutmamamız gereken şey doğada siyah ve beyazın çok az görülmesi, aradaki gri tonlarının ise sonsuz sayıda olmasıdır.

Paylaş