Kafayı yemek üzereyim…

Karşı apartmanda, terasta beslenen iki devasa kangal var. Bu kangallar bu teras dışında hiçbir yere çıkarılmıyorlar. Zincirlere bağlı bir şekilde bu terasta yaşatılıyorlar. Bu iki kangal, sabahtan akşama kadar mahalleyi ayağa kaldırıyor. Gelene geçene ama bilhassa bol miktarda bulunan sokak köpeklerine, motosikletlere ve kağıt toplayıcılarına havlıyorlar. Bazen bir şeyin geçmesi de gerekmiyor. Uzaktaki bir köpekle de bir saat boyunca kavga edebiliyorlar…

7/24 saat iki azman köpeğin havlamasını dinlemek zorunda kalmanın ne kadar sinir bozucu olduğunu anlatamam. Uykumdan köpek havlamalarıyla uyanıyorum. Rüyalarımda durmadan köpekler kovalıyor. İzlediğim her filmin, her dizinin müziği köpek havlaması. Geçen bir arkadaşla bir kitaptan söz ediyorduk “hani şu köpekli kitap mı?” dedim. “Yooo.. Köpek möpek yok” dedi. Kitabı okurken nasıl havlamışlarsa, kurgunun içine etmişler resmen…

Üsteli bir halta yarayan bir havlama da değil. Hırsızlar her tarafı soymaya devam ediyor…

Ben hayvan düşmanı değilim. Geçmişte evimde hayvan bakmışlığım vardır. Köpekleri de severim. Bodrum’da otururken bize iltica eden bir “Bobi” ile geçen şahane bir altı ayımız (ve yenmiş 6 çift ayakkabımız) olmuştu.

Çok uzun zamandır sabrediyorum. Sonunda patladım. Nereye şikayet edilir? Belediye ile başladım.

“Alo belediye? Böyle böyle”

“Yapacak bir şey yok özel alan.”

“İyi ama gürültü?”

“Çok istiyorsanız zabıtaya haber verelim, uyarsınlar…”

Terasta, zincirlere bağlı bir şekilde iki azman Kangal köpeği besleyen adam “zabıta uyarmasını” takar mı sizce? Bence takmaz.

***

Sonra 155’i aradım.

Derdimi anlattım.

Önce güzel bir poflama sesi geldi.

Sonra “Hannfendi… Bu zabıtanın işi” dedi.

“İyi de” dedim. “Zabıtadan işportacılar bile çekinmiyor artık… Onlar Gezi parıkında çadır yakar ancak…”

“O zaman savcılığa şikayet edin… Mahkeme açın…”

Mahkeme? Köpek yüzünden? Olay açığa çıktığında olacak rezilliği düşünebiliyor musunuz! Şöyle bir haber mesela:

“Hayvan sever olduğunu iddia eden Vatan Gazetesi yazarı Mutlu Tönbelekçi (56) komşularını köpek havlaması yüzünden mahkemeye verdi. Mağdur komşu S.G. ‘bunların hayvan sevgisi sadece şov amaçlı. Okur kazanmak için öyle derler sonra ufacık köpekleri mahkemeye verirler. Köpeklerim gayet usludur. Maksat hayvan düşmanlığı..’ şeklinde açıklama yaptı. ‘Gürültüden uyuyamıyorum’ diyen öfkeli yazar geçmişte gazetelere kedilerle poz vermişti. Bu da akla ‘kedi dostu, köpek düşmanı mı acaba’ sorusunu getiriyor.”

Yazarlar yani. Yarı rezil bir duruma düş, anında harcarlar. Kimse sana acımadığı gibi mahkemen de bir işe yaramaz.

Özetle: Durum çok fena…

Mutlu Tönbekici

http://haber.gazetevatan.com/nedeyim-nedeyim-nelere-sikayet-edeyim/597480/4/Yazarlar/156


Bu soruna Av. Ahmet Kemal Şenpolat’ın Yanıtı :

Mutlu Hanım ,

Keyif dolu , Ayfer Tunç’un Deliler Evi kitabına girmeye bölüm olan zekice kaleme alınmış yazınızı kıkırdayarak okudum. İşlerim yoğun olduğu için ancak fırsat bulup yazabiliyorum.

Size sorunla ilgili olarak , naçizane işin içinde biri olarak tavsiyede bulunayım.

Öncelikle kural bir :

Bu ülke fikirleri ses getirenlerin değil , sesi çok çıkanların memleketi…Yani kangal sahibi arkadaş somut durum karşısında iki üç kulvar önden başlamış durumda yarışa. Ya da avantajlı diyelim.:)

Mahkeme yoluna giderseniz hakimin müdahelesini istemek gerekecekki bu çok doğal hakkınız ( tıpkı komşunun mangal dolayısıyla çıkarttığı koku , çöp ev durumu gibi vs ) lakin bu sizi medyatik olduğunuz için istenmeyen yere götürecektir. Onun için tavsiye etmiyorum.

Ancak 5199 sayılı hayvanları koruma kanunu gereği orman su işleri müdürlüğünün ( onların yetki devri sureti ile de Beşiktaş belediyesi veteriner işleri müdürlüğünün  yetkisi ile ) bu hayvanlara el koyma yetkisi var. Fakat bizim ülkemizde o kadar çok mevzuat ve yetki kargaşası varki kimse bu cesaretli adımı atıp hayvanlara el koymak istemiyor.  Bana kalırsa şehir içinde bu tipten yerlerde kangal gibi hayvan beslemek doğrudan hayvana eziyet , doğal düzenine aykırı bir durum. Sivasın Erzurumun dağlarında gezmesi gereken böyle cüsseli bir hayvanın zincirle şehir ortasında bağlanması hayvan hakları ihlali. Belediye vet işlerinin bu ihlali görüp hem yasaya göre para cezası kesme yetkisi var hem de hayvanlara el koyma yetkisi var.

Bu arada hayvanlarına el koyulunca tabii ki de sahibi de önlem olarak bu havyaları doğalarına en uygun yere götürmek durumunda . yani şehir dışında daha özgürce yaşayabilecekleri bir ortama götürebilir ya da oralarda bakabilir.

Bu hayvan besleme bakma olayı o kadar karışıkki dağa gittiğinizde de bu sefer o ortamda yaşayamayacak olan ev hayvanlarını ( kokerler , terierler vs gibi ) görüyorsunuz.bu da ayrı bir çelişki.

Her hali ile hayvan hakkı ihlali var ve bunun karşısında da yetkisinin ne olduğunu bilmeyen kamu görevlilieri , kullanmak istemeyen memurlar ve bu kargaşadan sesi her zaman fazla çıkan hayvan sahipleri lakin mağdur olan hayvancıklar.

Paylaş