Merhabalar ;

Bu makalede siz değerli akvaristlere , cichlidlerini beslediğimiz göl ve nehirlerden , bu göl ve nehirlerde yaşayan cichlidlerden , birbirleri ile farklarından , beslenmelerinden, davranışlarından ve su kimyalarından bahsedeceğim.

Şimdi ; hepimiz biliyoruz ki beslediğimiz cichlidlerin ana vatanları Tanganyika , Malawi , Victoria , Amazon nehri gibi farklı farklı göl ve nehirlerdir.Tabiki dolayısı ile buda demek oluyor ki farklı doğal ortam , farklı davranışlar , farklı su kimyaları vs.

Önce coğrafi konumu yada genel bilgilerine değinmeden hemen kısa kısa bazı önemli göl ve nehirlerden bahsedelim.

GÖLLER VE NEHİRLER

Malawi Gölü:

Su Kimyası:

– pH: 7.5-8.6

– GH 9-18

– KH 9-12

Tanganyika Gölü:

Tanganyika gölü kayalık ve yarı kayalık yarı kumluk alanlardan oluşur.Su özelliği bakımından oldukça sert (Alkali)’tir.

Su Kimyası:

– pH: 8.5 – 9.4

– GH: 7 – 11

– KH: 12 – 18

Victoria Gölü:

Kayalık , yarı kayalık kumluk ve bitkili bir göldür.

Su Kimyası:

– pH: 7.2 – 8.6

– GH: 12 – 15

– KH: 3 – 8

Amazon nehri:

Su Kimyası:

-pH: 5.0 – 7.3

-GH: 3 – 7

-KH: 2 – 4

FARKLI GÖL VE NEHİRLERDEKİ CİCHLİDLERİN YAŞAM ALANLARI

Yukarıda tanıtmış olduğum göl ve nehirlerin özelliklerinin farklı olduğu gibi balıklarıda farklıdır.Birisi kayalıklardan hoşlanır diğeri kumları karıştırmaktan.Ötekisi sazların aralarında gezerken bir diğeri açık sularda dolaşır.Açık sularda yüzen balıklar için geniş yüzme alanları gerekir.Kayalarla dolu bir akvaryumda geniş yüzme alanı olmayınca balık strese girer ve sağlığı bozulur.Aynı durum discus içinde geçerlidir.Hatta discuslada sınırlı kalmayıp birbirlerinden farklı olan tür balıklar içinde geçerlidir.Kayalarla dolu bir akvaryum discuslar için bir facia olup kısa sürede strese sokacaktır.Mbuna’lar kayalıklarda yaşayan türler olduğu için ay durum bu kez onlar için geçerlidir.Gününü kayaların aralarında geçiren , beslenmesini , üremesini vs. kayaların aralarında yapan mbuna’lar bitkili discus akvaryumuna koyulsa kesinlikle mutlu olamazlar ve yine strese girip hastalıklara davetiye çıkarırlar.

Şimdi yukarıdaki tanıttığım sulakların her birinden bir canlıyı akvaryuma koyduğumuzu varsayalım.

Malawi’den demasoni kayalık alanları sever , sert sularda yaşar ve otçuldur.
Tanganyika’dan leptosoma açık sulardan hoşlanır , çok sert sularda yaşar ve etçildir.
Victoria’dan sarı karın albert sazlı sığ çamurlu sularda gezer , sert sulardan hoşlanır ve hem etçil hem otçuldur.
Amazondan discus bitkilerin arasında gezer , yumuşak sulardan hoşlanır ve etçildir.

Gördüğünüz üzere birbirlerinden çok farklı türler.Akvaryumunda kayalık alan oluşturulsa diğer discus , sarı karın albert ve leptosoma rahatsız mutsuz olacaktır.Açık sular oluşturulsa bu kez yine discus ve sarı karın albert ile kayalıklarda yaşayan demasoniler mutsuz olur.Bitkili ortam oluşturulsa demasoniler otçul beslenen balıklar olduğu için kısa sürede bitkileri yiyeceklerdir.Ki leptosomalar açık derin sularda gezmeyi severler.Bitkiler önlerini keserek rahatsız edeceklerdir.Sığ çamurlu sular oluşturulsa bu kezde kayalıklarda yaşayan demasoniler , narin bir tür olan discuslar ve açık sularda yaşayan leptosoma rahatsız olacaktır.
Kısacası farklı göl ve nehirlerin balıkları yaşam alanlarının farklılıkları açısından bir arada beslenmemelidir.Beslemek için ayrı ayrı ortam , ayrı ayrı ortam içinse ayrı ayrı akvaryumlar gerekmektedir.

Örnek Yaşam Alanları:

Kayalık alanlarlar

Bitkili alanlar

Sığ çamurlu sular

Sahil kesimleri

Açık yüzme alanları

FARKLI GÖL VE NEHİRLERDEKİ CİCHLİDLERİN BESLENMELERİ

Malawi’den imparatorlar yalnızca etçil beslenirken , tanganyikadan tropheuslar yalnızca otçul beslenirler.Etçil beslenen balık otçul beslenirse sağlıksız olur , gelişimini sağlayamaz.Otçul beslenen balık etçil beslenirse bu kez bloat hastalığına davetiye çıkarılır , renklerde matlaşma görülür , iç parazit riski artar.Amazondan discus ve tanganyikadan frontoza etçil beslenen balıklardır fakat hem yaşam alanı olarak su kimyası olarak çok farklı türlerdir.
Sarı karın albert ile demasoni aynı suda yaşayabiliyor ama demasoni yalnızca bitkisel beslenirken , sarı karın albert hem bitkisel hemde proteinsel beslenmektedir.Yemleme yaptığımızda demasonilerde protein içeren yemlerden yiyecekler ve bloat olacaklardır.Kısacası farklı göl ve nehirlerin balıkları beslenmeleri açısından bir arada beslenmemelidirler.Tropheus ile demasoniler otçul beslenirler fakat bu iki türün arasındada su kimyası söz konusudur.Malawi’den sarıprenses hem etçil hem otçuldur , victoria’danda sarı karın albert hem etçi hem otçuldur fakat birisi bol kayalık alanlarda yaşarken diğeri sığ çamurlu sularda yaşar.

FARKLI GÖL VE NEHİRLERDEKİ CİCHLİDLERİN DAVRANIŞLARI

Yaşam alanı ve beslenmesinde bir sorun olmayan farklı göl ve nehirlerin cichlidlerinin önüne bu kez hal ve hareketleri sorun olarak çıkacaktır.
Malawi’den sarıprensesler çok seri iken , tanganyikadan calvuslar aksine ciddi şekilde uyuşuk balıklardır.Amazondan Discus ve tanganyika’dan frontoza ağır balıklardır fakat yine su kimyası ön plana çıkar.Gene discus ile malawi’den yunus kıyaslanacak olursa ; discuslar ağır hareket ettiklerinden dolayı yanlarında sürekli ve hızlı bir şekilde hreket eden yunuslardan çok fazla etkilenirler.Yine aynı şekilde Frontosalar akvaryumda ağır bir şekilde süzülürlerken , çok seri olan sarıprenseslerden etkilenirler.Yem atıldığında sarıprensesler frontosalardan önce yeme saldırıp onlardan önce yemi yerler.Aynı sorun discus içinde geçerlidir.Calvus ile discus her ikiside ağır hareket eden balıklardır ama buz kez su kimyası yine kendini ön plana çıkarır.Calvuslar çok sert sularda yaşarken discuslar yumuşak sularda yaşarlar.

Agresiflik konusuna gelince ise ; cichlidletin kimisi kendi türlerine karşı agresifken diğeri barışçıl olabiliyor.Kimisi üreme zamanı agresifleşiyor diğeri orta derecede agresif oluyor.
Malawi’den elongatus aşırı agresif olurken , amazondan agassizi barışçıl oluyor.Yine malaw’den iceman barışçıl olurken bu kez Orta Amerika’dan midas agresifleşiyor.
Kısacası farklı göl ve nehirlerin balıkları davranışları açısından bir arada beslenmemelidirler.

FARKLI GÖL VE NEHİRLERDEKİ CİCHLİDLERİN YAŞADIKLARI SUYUN KİMYASI

Göllerin ve nehirlerin su kimyaları hepsi birbirinden farklıdır.Bu göl ve nehirlerin balıklarını bir arada beslemeyi düşünsek ; Ph uysa balığın yaşadığı ortam uymuyor.Yaşadığı ortam uysa PH uymuyor.Her ikiside uysa yiyeceği besinler farklı.Yani her ne olursa olsun birbirinden çok farklılar.İçlerinde bulundurdukları balıklar , içinde bulundukları ph’ta hayatlarını sürdürürler.Olması gerekenden düşük ph’ta olumsuz etkilendikleri gibi , yine olması gerekenden sert ph’ta yine sağlıkları olumsuz etkilenir.

Bu bahsettiğimiz PH , KH , GH gibi suyun özellikleri birçok akvarist tarafından ya bilinmez , yada bilinsede öenmsenmez.Fakat su kimyası çok önemli ve bilinmesi gereken bir konudur.Balıklarımız için çeşit çeşit yem , gerekenden çok daha fazla hacim olsa fakat besleyeceğimiz balığımızın yaşayacağı suyun kimyasını bilmezsek her ne olursa olsun balığımız sağlıksız olup sonunda ölecektir.
Bu yüzden ; balık besleyeceksek su kimyası hakkında çok azda olsa fikir sahibi olmalıyız.En azından PH’ı bilsek dahi biraz işimize yarayabilir.

Diğer hususlar bir kenara bırakılsa , demasoniler sert sulardan hoşlanır ama discuslar yumuşak sularda yaşayabilirler.Yumuşak su olsa bu kez bir tanganyika cichlidi olan leptosoma çok sert sularda yaşayabiliyor.Sarı karın albert demasoni gibi sert sularda yaşasa bile bu kezde beslenme çıkar engel olarak.Amazondan kakadu , agassizi gibi türler su kimyasına karşı hassas olduklarından diğer türlerin yaşadığı sularda yaşayamaz ölürler.Asidik suların balıkları alkali sularda , alkali suların balıkları asidik sularda beslenemez.Tropheuslar 8.5 – 9.0 arası Ph’ta yaşarken , discusların yaşadığı asidik suya konuduğunda sağlıkları bozulup ölümle sonlanan bir yaşantıları olur.
Kısacası farklı göl ve nehirlerdeki balıkların yaşadıkları suyun kimyası açısından bir arada beslenmemelidir.

DİĞER BİLGİLER

Bir akvaryumda aynı anda birden çok ortamı oluşturulmaz.Su ya serttir ya yumuşak , İçindeki balıklar ya etçildir ya otçul , ya kayalıktır ya bitkili.Etçil ve hem etçil hem otçul türleri bir arada beslemek bile bir yerde yanlıştır.Çünkü otçul beslenen balığın yanında hem etçil hem otçul beslenen balık varsa arada bir etçilde beslemek gerektiğinden bu sefer otçul beslenen balıkta protein içeren yemlerden yiyecektir.Yada tam tersi ; etçil beslenen balığın yanında hem etçil hem otçul beslenen balık beslendiğinde , arada bir bitkisel yemler verildiğinde etçil beslenen balıkta bitkilsel beslenecektir.

Hobicilerin büyük kısmının gözünden kaçan bir durum var ki oda farklı göl ve nehirlerin balıklarının bir arada beslendiğinde olup bitenlerin gözden kaçması.Birçok hobiciye farklı göl ve nehirlerin balıklarının bir arada beslenilmemesi söylendiğinde “X arkadaşım besliyor ve bir sürü yavru alıyor” diyor.Kolay üreyen balıktan yavru alır fakat ya o yavru diğer balıklara yem olur , yem olmazsa içinde bulunduğu su uygun olmadığından yavru büyüyüp gelişemez.Gelişsede üreme cağına geç ulaşır , ulaşsada diğer türler ve yine su kimyası yüzünden üreyemez , üresede her sürekli bir stres altında , baskı altında olacaktır.
Kimi akvaryumcular şov amaçlı birbirleri ile uyumsuz türleri bir akvaryuma koyarak çevrenin ilgisini çekmeye çalışır ve ilgisini çeken bir müşteri aynı olayı evinde devam ettirmeye kalkar.İlerleyen zamanda ya balıklar hastalığa yakalanır , ya üremezler yada ölümler başlar.Bu tip olaylar akvaryumculardda oluyor fakat işin amacı ticaret olduğundan sorun olmuyor.Nede olsa balık üremesede bir başkasına satılacaktır.Yada balığın stresli olması ticaret yüzünden pek önemsenmemektedir.Nede olsa bir müşterisi çıkar ve balığı alıp gider.Dükkanlarda ölen balığı bizler bilemeyiz o ortamın içinde olmadığımız sürece.Balık öldüğü ile kalır , yerine başka balık gelir.

Hiçbir zaman birbirinden farklı uyumsuz türleri bir arada beslemeyi önermiyorum.Bu işe başlarken balıklar için gerekli uygun ortamı sağlayıp , tüm sorumluluklarını üzerimize almayı baştan kabul ettik.Bu ve bunlar gibi canlıları yaşatırken yalnızca nefes alıp vermelerini değil , mutlu huzurlu ve sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlamalıyız.

Yazar: Furkan CAN

Paylaş