1. BÖLÜM BÜYÜTME VE EŞLEŞTİRME
Ex-cichlasoma Festae (bilinen yaygın ismi ile Red Terror)bütün hobiciler için bir tür değildir. Son derece akıllı, son derece büyük, son derece renkli ve son derece iddialı balık arıyanlar için en iyi tercih olacaktır. Ex-Cichlasoma Festae dendiğinde herşey “son derece” ile başlamakta.
Akıllı? Evet! Parachromis Managuensis ve Parachromis Dovii gibi sahibi ile tank içinde etkileşime girmeyecektir ama sizin nerde olduğunuzu bilecektir, ne yaptığınızı bilecektir ve diğer tank arkadaşlarının neler ile uğraştığını da bilecektir.
Büyük? Evet! Bakabileceğiniz en büyük cichlidlerden biridir. Eğer uygun tanklarda ve sularda bakılırsa erkek 50 cm, dişide 30 cm boya ulaşacaktır. Balık çok geniş vucutludur yani gerçekten büyük bir balıktır.
Renkli? Evet! Ex-Cichlasoma Festae bir akvaryumda görebileceğiniz en muhteşem kırmızı renklere sahiptir. Eğer aradığınız gerçekten bu renkler ise yapmanız gereken etrafınızda damızlık boy renklerini gösteren güzel bir dişi aramaktır. Çarpıcı kırmızı üstünde keskin siyah bantlar ile birazcık florasan mavisi noktalar ile hayal edilebilecek en zengin kırmızı renkleri ile güzel bir surat. Erkek birazcık mavimsi yeşil vucut ile portakal renginde finler ile kuyrukta florasan mavisi noktalar sergiler. Beraber bu balıklar tek başlarına 1000 LT’lik bir tanka layıktırlar.
İddiaalı? Evet! Ex-Cichlasoma Festae bu terime yeni bir anlam katmaktadır. Pratikte beraber sessizce ama tartışmasız ateş solurlar (makaleyi yazan kişi burada kullandığı terim ile türü ateşe benzeterek sert olduklarını ima etmek istemiştir) ve ister inanin ister inanmayın dişi uzak ara çiftin en iddialısıdır. Tam büyüdüklerinde sadece eşine izin verecektir. Diğer hiç bir balığa musamma göstermeyecektir. Buna rağmen eşine de bunun bir ödün olduğunu her fırsatta belirtecektir. Çiftin davranışlarını ve karakterlerini incelemek çok ilginç. Balıklar tank içinde, mimikleri, vucut dili ve tank içinde ki pozisyonları ile konuşurlar. Tek kelime ile görkemliler! Onları incelemek ve onlardan zevk almak bu hobinin ne demek olduğudur, en azından bizim için.
Yıllar boyu hatrı sayılır adette ex-Cichlasoma Festae getirttik. Böylelikle bir çok birey ve çiftin davranışlarını inceleme fırsatı bulduk. İlk beslediğimiz koloni yıllar önce Fransa’dan aldığımız F1 gençlerden oluşuyordu. Balıklar Atina’ya getirilmişti. Bir çift elde ettikten sonra diğer balıkları Festae peşinde olan dostlarımıza bağışladık. İkinci koloni 4 adet F0 vahşi yakalanmış bireylerden oluşuyordu. Bu balıklarıda Manchester’a götürdük. Büyütüp çift elde ettikten sonra büyük çifti dostlarımıza bağışladık ve genç çifti elimizde tuttuk. Balıklara bir çok tankta bir çok farklı türden balıkla birlikte baktık. Böylelikle hem birbirleri ile hem de diğer çeşitli türden balıklar ile etkileşimlerini inceleme şansı bulduk. En önemlisi de hangi durum ve koşullar altında çiftler yumurtlamaya niyetlendi veya tam tersini inceleme şansına ulaştık.
Balıklar çok kolay büyüdüler.Balıklar tank içinde çeşitli ortamlarda gayet başarılı oldular. Festae’leri baktığımız tanklarda yaklaşık olara KH (3-12) ve GH (3-12) arasındaydı. Tank ısıları 25 ile31 derece arasındaydken PH (7-7.2 ile 8 ) arasındaydı. Yem olarak verilen nerdeyse herşeyi kabul ettiler. Öncelikle tüm avcılar gibi kabuklular, yumuşakçalar ve ufak balıklar ile sebzeyide diyetlerine ekledik. Vahşi yakalnmış balıkların sindirim sistemleri analizlerinde doğada yosun ve bitkilerinde diyetlerinin bir parçası olduğunu gözlemledik. Balıklar hayatlarının ilk bölümünde hızlı büyüme sergilemediler. Yalnız bir yaşına geldiklerinde bu durum hızlıca değişim gösterdi. 5 aylık bir ex-Cichlasoma Festae yaklaşık olarak 5-6 cm boya ulaşır, bir yaşına geldiklerindeçok rahat 13-14 cm ölçülebilirler. Bu durum son derece yüksek türiçi agrasiflik ve orta boyutlu bir tank içinde kökler ile genç bireylerin bölgeler seçmesine izin verilerek sağlanmıştır.
Büyük ve agrasif balıkları beslemek eğer ilk baştan planlanmadıysa büyük problemler çıkarabilir. Bir çok hibici ki çoğu haklı olarak, baktıkları balıklara en doğal yaşamı sunmak istemektedirler, bu yüzden de balıkları çift olarak bakmayı uygun görmüşlerdir. İşte asıl planlamanın önem kazandığı yerde burasıdır. Bakıcının en sonunda bir sağlıklı çift elde etmesi için elinde ki koloni en az 8-10 adet balıktan oluşması gerekmektedir ( eğer balıklar cinsiyet ayrımı yapılamayacak kadar ufak ise). Cinsiyet ayrımı yapılabiliyorsa 4-6 adet eşit sayıda erkek ve dişi balık alınmalıdır.
Eğer balıklar cinsiyet ayrımı yapılamayacak kadar ufak ise;
· Önlenemez türiçi agrasiflik yüzünden kayıplar yaşanacaktır.
· Cinsiyet dağılımı eşit olmayacağı için sağlıklı bir çiftin çıkma oranı düşecektir.
· Bakıcı 2-3 adet balıkla kalabilir. Hatta kalan balıklar aynı tür olabilir ve baskın olan diğerini er yada geç öldürecektir. Ergen olmuş bir balığa eş bulmak ise göreceli olarak çok zor bir test olacaktır.
Eğer balıklar cinsiyet ayrımı yapılacak boyda iseler, dişi erkeği zorlayıp öldürebilir, veya erkeği reddedip onunla yumurtlamayı istemez.
Diğer tarafta asıl önemli olanda boşa çıkan bireyler veyahut çiftlerin de hakettikleri gibi bakım görebilecekleri yeni evler edinmelerini sağlamaktır. Ex-Cichlasoma Festae gerçekten görkemli bir balık, bir o kadarda iddialı, o yüzden tam yetişkin boya ulaştığında çok geniş yüzme alanlarına ihtiyaç duyacaktır. Buda demek oluyor ki evlat edinilmesi pek de kolay olmayan bir balık ex-Cichlasoma Festae. Buna ek olarak varsayalım ki evlat edinildi, bu balık ya sadece kendisine ait bir tankta tek başına veya çift olarak yada göreceli olarak kendisine yakın büyüklükte ve sertlikte balıklar ile bakılmalıdır. Diğer bir yolda tek başına bir balığa bakan başka bir bakıcı tarafından evlat edinilebilir ki o zamanda tek bakılan balık Festae ile aynı boy, yaş ve sertlikte olmalıdır.
Yukarıda ki problemleri aşmak için bizim izlediğimiz yol ise planladığımızdan çok daha fazla balıkla yola çıkmamız oldu. Şanslı olduğumuz bir başka tarafta eğer ıskartaya çıkan balıklar evlat edinilmez ise elimizde tek başına bakılabilecek kadar geniş tanklarımızın olmasıydı. Böyle bir durum ile karşılaştığımızda elimizde 20-25 cm boylarında tam 4 adet çiftimiz vardı. Daha önceden ıskarta çiftleri ve bireyleri bekleyen arkadaşlarımıza Festae’ler için gerekli ayarlamaları ve tankları hazırlamaları için yeteri kadar zaman tanımış olduk.
Ex-cichlasoma Festae, 8-10 cm boya ulaştığında cinsiyet ayrımı yapılacak olgunluğa erişir. Erkekler kuyrukta açık mavi-yeşil noktalara sahip olurlar. 5 aylıktan sonra bu noktalar kuyrukta artık herdaim görülebilir şekilde belirir. Emin olamadığımız bir konu ise bazı balıklar dişi olmalarına rağmen bu noktaları büyüdükçe kaybetmemeleri konusuydu. Hatta 3 yaşını doldurmuş dişi Festae’ler bile kafa yapma eğilimine girmişlerdir.
Aşırı türiçi agrasiflik sergileyen diğer büyük yırtıcıların tersine, ex-Cichlasoma Festae’lerde dişi uzak ara erkekten daha agrasiftir ve ilk yapacağıda tanka yeni eklenmiş bir erkeği eş olarak kabul etmeden önce çok sıkı bir şekilde test etmesidir. Bu test ediş kesinlikle gözardı edilmemelidir. Dişi erkeği kesinlikle öldürmeye çalışacaktır ve eğer erkek bu saldırıları göğüsleyip dişiyi uzaklaştıracak kadar güçlü ise eş olarak kabul edilecektir. Dişiler genellikle taciz, yemek yedirmeme, direk etkileşim (dudak kitleme) v.b. gibi çeşitli saldırı taktikleri izleyecektir. Biz bu durumlarla zaman zaman karşılaştık. Dişilerimizden bir tanesi Fatsoula, şirin mizaçlı suratına karşın tam bir şeytandır. Deneylerden bir tanesinde Fatsoula’nın tankına aynı boylarda ve yaşlarda potansiyel eş olabiliecek bir erkek ekledik. 2 balıkta yaklaşık 14 cm boyundaydı. Balıklar 2,5 metre uzunluğunda kendilerinden çok daha büyük balıkların olduğu ve bolca saklanma yeri hazırlanmış 1000 LT’lik tanktaydılar. Erkek tanka eklenir eklenmez, Fatsoula kendisini hemen erkeğe tanıştırdı. İlk 5 dakika boyunca erkeği süzdükten sonra sürekli erkeği takip etmeye başladı. Yemek yemesini engelledi, dudak kitleme şeklinde kavga etti, dinlenmesine ve uyumasına izin vermedi. Bizde erkeği ayrı bir tanka ayırarak ona biraz zaman vermeyi istedik ama çok geç kalmıştık. Erkek tamamıyla çökmüştü. Görünür hiç bir yara olmamasına rağmen erkek yemek yemeyi reddetti, çok stresliydi ve sürekli saklanıyordu. En sonunda öldü. Altının çizilmesi gerekli olan konu ise bu erkek öylesine bir erkek Festae değildi, büyüdüğü tankın Alfa erkeği ve bizzat beraber büyüdüğü kendi kardeşlerinin katiliydi.
Yıllarca gözlemlediğimiz değişmeyen ise bir çok dişinin bu şekilde davranış sergilemesiydi. Kabul edilmesi gereken erkeğin dişiye taktim edilmesinde eğer erkek dişiyi görmezden gelip dişinin kovalamasına izin veriyorsa, müdahale edilmez ise kaçınılmaz son ile karşılaşılacaktır. Bir erkek dişinin olduğu tanka taktim edildiğinde kimin güçlü olduğu çoğu sefer dudak kitleme ile ölçülür. Ancak bu dudak kitleme 2 rakip erkeğin yaptığının aksine hemen başlamaz ve biraz uzun sürer. Görünen o durki iki balıkta birbirlerinin gücünü test ediyorlardır. Erkeğin dişi ile didişme isteği, onu gücü ile geri püskürtmesi dişinin bu erkeği eş olarak kabul etmesinde ve ölene dek onu eş kabul etmesinde etkileyici bir davranış olacaktır. Bu sebepten dolayıdır ki erkek dişiye taktim edilirken unutulmaması gereken erkeğin dişiden biraz daha büyük olmasıdır. Aksi takdirde erkeği bu süreçte kaybetme riski vardır. Ölüm veya akvarist eşleri ayırmadığı sürece bu balıklar her daim eş kalacaklardır. Bazı durumlarda çiftlerden bazılarını kısa süreli birbirlerinden ayırıyorduk. Gözlemlediğimiz tankta yalnız kalan balık, eşinin kaybolduğunun farkına varıp aktif olarak uzun süre tankta eşini aradığıdır.
Yukarıda bahsettiğimiz eş çıkarma yöntemlerinin dışında tek diğer yol ise, bir koloni Festae alıp baskın erkek ve dişinin diğer balıkların hepsini veya bir çoğunu öldürüp eş tutup sonuç olarak yumurtlamasıdır.
Ex-Cichlasoma Festae’nin tankta davranışını izlemek gerçek anlamda büyük bir zevktir. Genel kanı bu balığın agrasif olduğu yönündedir. Biz bunu değiştirmek için çok uğraştık. Balık türiçi mücadeleler ile uğraşmadığı dönemlerde agrasiflikten ziyade caydırıcıdır. Ex-Cichlasoma Festae ciddiye alınmak ister ama sorunda aramaz. Kendi çıkarı için ne bir balığı öldürmeye çalışır nede onları kovalar. Genellikle sessiz bir evsahibi olur ama diğerlerine de kesinlikle bu davranışının doğasından değil tamamıyla bir seçim olduğunu hissettirir. Aptalca sertlik veya şiddet sergilemez. Festae , aklını coşkusu ile birleştirir ve bu şekilde agrasif bir tavır sergiler. Eğer bir sebebi varsa Festae sonuna kadar dövüşür. Bu tehlikeler genellikle öldürülme riski hissetmesi, ısrarcı ve onları sürekli rahatsız eden tank arkadaşlarını uzaklaştırmak, yumurtlama alanı belirlemek ve bu alanı korumak bir kaç tanesidir.
Bir süreliğine büyük erkeklerimizden 30 cm boyundaki L25 vatozumuz Tamerlanı P.Maculatus kolonisi ile birlikte bir tanka ekledik. Çok geçmeden Maculatuslara tankın efendisi olduğunu çok açık belirtti. Bazı zamanlar Maculatus (20 cm boyunda ve 3 yaşında) Tamerlan’dan önce yemek yemek için hamle yaptığında, Tamerlan balıkların midelerine kafa darbesi indirip kuyruğu ile tankın heryerine onları savurduğunu gözlemledik. Bu durum L25 vatoz’un kuyruğunda ki dikenlerden dolayı biraz acılı olsada çokta etkiliydi. Günler sonra Maculatusların finlerinde yırtıklar pullarında eksiklikler ve suratlarında donuk ifadeler ile Tamerlanı rahatsız etmekten vazgeçtiklerini gördük. Bu zamandan sonra Tamerlanın önce yemek yeme, rahatsız edilmeden dinlenme ve büyük bir kök altında kendisine yer edinme hakkına saygı duymaya başladılar. Daha sonra Tamerlanın tank arkadaşlarının bölgesine gelmesinden hiç hoşlanmadığını anladık.
Fatsoula, bizim cesur dişimiz, yaklaşık 10 cm civarıyken bu tanka eklendi. Erkek Maculatuslardan bir tanesi Fatsoula’yı gözüne kestirdi ve sürekli Fatsoula’yı taciz etmeye başladı. Fatsoulanın bu tacizcinin farkında olduğunu sürekli bir gözü ile onu süzmesinden anlayabilirdiniz. Direk teması her defasında önledi ama geride çekilmedi. Bu durum Maculatusu çileden çıkarmaya yetmişti. Maculatus’un anlayamadığı O, Fatsoulaya koca gövdesi ile yaklaşırken neden Festae’nin kaçıp saklanmadığıydı. Fatsoula vucut dili (vucudu kabartıp, S şekli alması) ile Maculatusu olduğu yere çivilemeyi başarıyordu. Günler sonra Fatsoula Maculatusların Tamerlanın bölgesine ve Tamerlan’a saygı gösterip rahatsız etmediklerini anladı ve L25 vatoz ile arkadaş olmaya başladı. Bu zamandan sonra Tamerlan’ın kütüğünün üstünde dinlenip yemeğe onu takip ederek gitmeyi öğrendi. Maculatuslarda onu dokunulmaz gördü ve böylelikle Fatsoula kavgaları önledi.
Bir kaç ay sonra Fatsoula’yı taciz eden Maculatus yumurtlamaya karar verdi. Dişi Festae yumurtlama sahasına girip çıkıyordu, Maculatus’ta Fatsoula’yı kovalıyordu. Fatsoula tankın tam ortasına geldiğin ani bir şekilde havada asılı duruyor, geri dönüyor ve saldırmaya hazır bir şekilde Maculatusu bekliyordu. Eğer maculatus saldırmaya kalkarsa, Festae ondan önce saldırmaya hazırdı. Erkek Maculatus bir anlığına donuyor, bir kaç dakika kararsız kaldıktan sonra yuvasına geri dönüyordu. Bu olaydan sonra Maculatus bir daha Fatsoula’yı taciz etmedi.
Bu davranış tipik ex-Cichlasoma Festae davranışıdır. Balık hiç bir kavgada ne provoke eder nede içinde olmayı ister. Eğer kavgayı savuşturabiliyorsa elinden geldiğince kavgayı savuşturacaktır. Fakat kristal keskinliğinde bazı kurallar vardı ki eğer birileri onları bu limitlere veya limitleri aşmaya zorlarlarsa büyük bir sorun var demektir, bu sorunda tek kelime ile ÖLÜM’dür!
Bu duruma yakın başka gözlemlediğimiz olayda, Fatsoulanında içinde bulunduğu ve diğer yırtıcı balıklarla 1300 litrelik büyüme tankına Crenicichla Tapajos II’u {kızgınlığı ve davranışları sebebi ile Kaptan Haros (haros Yunanca da ölüm demektir) ismini taktık} ekledik. Kaptan Haros bir zaman sonra kendi türünden bir dişi ile tankta kaos estirmeye başladı ve türdeşleri de dahil bütün diğer yırtıcılara saldırmaya başladı. Ölümden kurtarabildiklerimizi ayrıdık. Saldırıcak başka balık kalmayınca son anda kurtardığımız dişisini hedef seçti. Tankta sadece Fatsoula ve Kaptan Haros kalmıştı. Bu süre zarfı içinde Kaptan Haros’un dokunamadığı tek balık exCichlasoma Festae Fatsoula’ydı. Beklenmedik bu durum sayesinde bu iki balığın davranışlarını inceleme şansına ulaştık. İki balığın stratejileri ile saldırganlığı arasında ki farkı çıplak gözlerle gözlemledik. Saf agrasiflik mızrak tarafından, iddialılık ise Festae tarafından ortaya konuyordu. Mızrak balığı Kaptan Haros (erkek ve çok çok daha büyük)saf saldırganlıkla Festae’yi öldürmeye çalışırken, Festae ( dişi ve 10 cm boyunda)ise düşünüyor ve hareketlerini planlayarak yapıyordu.
İşte olanlar;
Tank iki bölgeye ayrılmıştı ve her iki bölgede de kök ve kayalardan oluşmuş bolca saklanma yeri mevcuttu. Her iki bölgede birer metre uzunluğunda ve ortada da serbest bölge uzanmaktaydı. Bulunan bölgere bakılırsa öldürmek için hiç bir sebep yoktu ama Mızrak sürekli Festae’yi öldürmeye çalışıyordu. Mızrak bunu başarabilmek için Fatsoula’nın bölgesine geliyordu. Festae ise kendisini mağarasının ağzına kadar yaklaştırıp rakibini izliyordu. Mızrak iyice yaklaştığında Festae kuma yakın şekilde yüzerek kumu kaldırıyor, mızrak balığınıda saklanmaya zorluyordu. Daha sonra Festae mızrak balığının saklanmak için girdiği mağaranın ağzını kapıyor ve Kaptan Haros’un daha dar ve rahat rahat çıkmasına izin vermeyecek diğer uçta ki çıkıştan çıkmasını sağlıyordu. Sonuç olarak; panik ve stres içinde ki Mızrak balığı kendi bölgesine hızlı bir şekilde yüzer, Festae serbest bölgeye kadar Mızrağı kovalar, Mızrak da kendi bölgesinde mağarasına girip saklanır.
Bu kavgaları bir çok kez izledik. Mızrak balığı bir türlü dersini almıyordu. Her seferinde Festae mızrağı diğer tarafa kovalıyor ve onu mağarasına hapsediyordu. Bu durumun tankta erkek bir Festae’nin olması durumunda veya Fatsoula’nında Kaptan Haros boyutlarında olması durumunda değişiklik gösterebileceğini düşünüyorduk. Her iki durumdada direk temas kaçınılmaz olurdu. Dişi Festae çok çok ufak olduğundan direk temastan herzaman kaçınıyordu. Burada ki en önemli şey Festae’lerin tank arkadaşları ile mücadele ederken izledikleri stratejilerdir. Mızrak Balığı herhangi bir sebep olmaksızında agrasifti. Öyle görünüyordu ki koca tankı sadece kendisi için istiyordu. Festae ise bu şekilde adaletsiz bir agrasiflik sergilemiyor ve sadecebölgesini veya varsa yavrularını koruyorlardı. Bölgelerinden çıkıp sorun aramıyorlardı.
Farklılıklar görüleceği üzere, iyi bakılmış bir erkek ex-Cichlasoma Festae ilk yaşını doldurduğunda 12-14 cm boya, 22-24 cm ikinci yaşına geldiğinde ve 30 cm de üçüncü yaşına geldiğinde ölçülebilir. Dişiler ise bu verilen boyutların %30 daha ufağı olacaktır.
2. BÖLÜM ÇİFTLEŞTİRME
Çiftleştirme eğer uygun bir çiftiniz varsa göreceli kolaydır. Festae bütün cichlidler gibi klasik şekilde yumurtlar. Ex-Cichlasoma Festae bir yüzey üzerine yumurta döker, bu yüzden korunaklı ve müsait olan büyük ihtimal köklerin altında bir yer arayacaktır. Tankın dekoru yapılırken balığın ölçüleride gözönüne alınarak bir kaç tane yumurtlama alanı oluşturmak en doğrusudur. Çifte yumurtlayacakları alanı seçme şansı tanımak en doğru yöntemdir. Eğer çift uygun bir yumurtlama alanı bulamazsa aşağıda ki üç yöntemden birisini uygulayacaktır;
· Tank arkadaşlarını belli bir bölgeden uzak durmaları için onları ikna etmeye çalışacaklardır. Tankın ölçüleri ve balıkların agrasifliğine göre bu yol tank içinde ölümlere sebebiyet verebilir.
· Yumurtlamadan vazgeçme, erteleme. Eğer tank arkadaşları daha büyük ve daha agrasif ve eşit şekilde iddialıysa.
· Tank içinde ki dekoru baştan yaparak uygun bir yumurtlama alanı oluşturacaklardır. Ne yazık ki balıklar camın kırılgan olduğunu bilmiyorlar ve eğer bu yöntemi tercih ederlerse büyük malzemelerin düşüp camı kırmasını engellemek adına bu yönteme mahal vermemek gereklidir.
Bizim çiftlerimiz bir çok yere, bir çok farklı tank arkadaşı ile paylaştıkları tanklarda, yumurtladılar. Bu tanklardaki tank arkadaşları orta derece agrasif Loricariids Vatoz, bir çok Madagascar cichlidi Paretroplus Nourissati dahil (yüksek agrasifliği ile çok iyi bilinen bir tür) ve çok daha büyük Datniodes Pulcher orta halli avcı karakterli olarak bilinir. Bir çiftimiz, agrasif Loricariidsler (L25, L24 ve L160) ile birlikte aynı tankta olan bir kaç defa denemelerine rağmen yumurtlamadılar. Bunun sebebi olarak tankın aşırı kalabalık olması ve 20 cm boyundaki Festae’nin 35 cm boyunda ki L25 vatozu asıl yumurtlama alanından çıkartamaması olarak öne çıktı. Tekrardan agrasiflik ile iddialılık konusuna dönersek hiç bir tankımızda, Festae’nin yumurtladığı veya yumurtlamaya çalıştığı, ölüm olmadı. Festae bir şekilde tank arkadaşlarını geçici olarak başka bir yere taşınmaları konusunda ikna etmeyi başardı. Başaramadıkları zamanda yumurtlamadılar. Bu anlattıklarımızın tersine agrasifliği ile bilinen Hemichromis Bimaculatus’la aynı anda Festae’ninde yumurtladığı tanklarda kedibalıklarında kayıplar yaşadık.
Not edilmesinin önemli olduğunu düşündüğümüz bir olay ise Manchester’daki çiftimizin aslında Datnoid Pulcher’in yuvası olan ark şeklinde ki kütüğün altında yumurtlamış olmasıdır. Gözlemlediğimiz Festae ne zaman ki yumurtlama hazırlığına girişti, Datnoid Pulcherlar tankın diğer ucuna doğru taşınmaya başlıyorlardı. Aynı zamanda Festae çiftinin yumurtalarını koyduğu bu kökün olduğu yer yavruların serbest yüzüşe geçene kadar büyük L128 erkek vatozun bölgesiydi. Vatozda bir süre sonra Festae çifte bölgeyi terk etti. Bir kere yavrular iyice büyüyüp tanktan ayrıldıklarında Festae ile hem vatoz hem de Datnoid Pulcher’lar yer değiştirdi. Bu durum düşüncelerimizi destekliyor. Festae’ler tank arkadaşlarına bir sebep veriyorlardı. Eğer daha büyük ve daha olgun olduklarında ise eğer diğerleri bu sebebe olumlu karşılık vermezlerse sadırıyorlardı. Şüphe duyduğumuz bir diğer şey ise bireyden bireye bu davranışın değişiklik gösterebileceğiydi.
Bizim Festae’lerimiz 15 cm boyunda ilk yumurtalarını dökmeye başlamışlardı, yani bir yaşını doldurduktan sonra. Çiftler hem kök üstüne hem de kaya üstüne yumurta dökmüşlerdi. Taşlar sert ve girintili bir yüzeye sahiptiler, böylelikle hem yumurtaların yapıştırılması kolay oluyordu hem de çift koyu renk üstünde yumurtalarını daha net görüyordu. Sadece bir kere gözlemlediğimiz ise çift yumurtalar larva olduklarında kumu temizleyip bütün larvaları oraya, serbest yüzüşe geçene kadar taşımışlardı. Diğer durumlarda ise çiftler genellikle mağara girişlerine yakın tahta ve taşların üstünde yumurtluyor, daha sonra larvaları mağaranın içine taşıyorlardı. Manchester daki çift yumurtlamak için ark şeklinde ki kökü kullanıyordu. Yumurtalar larva olduklarında çift, larvaları daha önce sahibini yumurtlamadan önce uzaklaştırdıkları Vatoz mağarasına taşıyorlardı. Tabi önce içinin boş olduğundan emin olduktan sonra. Aynı davranışı Atina’da Fatsoula ve erkeği Napolyonda da gözlemledik. Fatsoula ve Napolyon 30 cm’lik erkek hypostomus luteus’umuzu taşınma konusunda son derece başarılı bir şekilde ikna etmişlerdi. Larvalar serbest yüzüşe geçitklerinde, hypostomus luteus mağarasına dönmesine izin alabilmişti. Atina’da anne (Fatsoula) mağaranın içinde yavrular ile birlikteyken baba (Napolyon) mağaranın dışında nöbet tutuyordu. Manchesterda ise hem anne hem de baba mağaranın ağzında nöbet tutarken yavrular mağaranın içindeydi. Aslında mağara yavrular için bulunmaz kaftanken, anne ve babanın içeri girmesi için çok ufaktı.
Yumurtalar klasik cichlid yöntemi ile diziliyordu. Çiftlerimizin her biri 100 ile 150 yumurta bırkaıyordu. Çiftler yumurtalama esnasında teker teker bölgeden geçiyorlardı; önce dişi yumurtaları bırakıyordu, daha sonra erkek bırakılan yumurtaları döllüyordu. Yumurtalar Festae’lerin ulaşacakları boyutlar göz önüne alındığında gerçekten çok ufaktılar ve su ısısına bağlı 3-4 gün içinde çatlıyordu. Anne herzaman yumurtaları havalandırırken, babada yumurtlama sahasına kimsenin gelmediğinden emin oluyordu. Yumurtalar larva olduklarında anne tarafından en yakın mağaraya veya kumda açılan oyuğa taşınıyorlardı. Larvalar 5-8 gün içinde su ısısına bağlı olarak serbest yüzüşe geçiyorlar. (larvaların serbest yüzüşe geçmesi 25 ile 26 derecede tam 8 günü buldu)
Larvalar serbest yüzüşe geçer geçmez oldukları yerde veya serbest yüzüşe geçtikleri en yakın yerde yemek yemeleri bekleniyordu. Anlaşılan yumurtlama alanı bir kaç kritere göre seçiliyordu;
· Yakında bulunan yemek kriterlerden bir tanesiydi.
Baba yakın korumada potansiyel avcıları uzak tutarken yavruların ufak yemek artıklarını ve algları yediğini görebiliyordunuz. Karşılaştığımız bir durumda, yemeğin kıt olduğu bir zaman çift büyük pelet yemleri iyice çiğneyerek yavrulara yemeleri için püskürttüyordu. Yavrular 2 haftalık olduklarında anne tarafından tankın farklı bölgelerine kumda yem didiklemek için götürüldüğünü gördük. Tankın boyutları, tank arkadaşlarının agrasifliği ve yumurtlama alanına yakın olan yem kaynaklarının durumuna göre annenin yavruları gezdirmesi daha erken veya daha geç gözlemlenebilir. Su döngüsü çok önemli, gözlemlerimiz saatte 2 kere ve 4 kere tankın suyunun döndürülmesinin çiftin yumurtlamasını tetiklediğidir.
Bir keresinde çiftlerden bir tanesini 1300 litrelik çok daha büyük cichlidlerin olduğu tanka ekledik. Larvalar serbest yüzüşe geçer geçmez çiftin yavruları gezdirmeye başladığını gördük. Her defasında farklı yerlere. Tanktaki küçük balık olmalarına rağmen bu çift yavrularının büyük çoğunluğunu 2 aylığa kadar büyüttüler. Daha sonra 2 aylık yavruları terkedip tekrardan yavrulamak için hazırlıklara başladılar. Yavruların korunması sürecinde erkek Festae herzaman yavrulardan ve dişiden çok daha yukarıda duruyor, daha net bir görüş açısına sahip oluyor ve yaklaşacak olan diğer balıkları erkenden görme imkanına sahip oluyordu. Erkek için fazla yakın olarak tabir edilenden daha yakına gelen kim olursa olsun anında kovalanıyordu. Anne ise herzaman direk yavruların üstünde yüzüyordu. Zaman zaman erkek anneye yaklaşıp yavrular ile herşeyin iyi olup olmadığını kontrol ediyordu . Yeri gelmişken bu erkek ex-Cichlasoma Festae’nin adı iyi sebeplerden dolayı Atilla’ydı. Şimdiye kadar elimize geçen en iddialı ve en çabuk sinirlenen balıktı. Atilla kesinlikle ex-Cichlasoma Festae protokolünü sonuna kadar uygulardı. (önce uyar, eğer provokasyona devam ediyorsa saldır)Buna rağmen tank arkadaşlarını çok fazla zorluyordu. Kendisiyle yüzleşmeye kalkmaları ve hatta tankın mutlak hakimi olmasını sorgulamaları bile gereksizdi.
Genellikle larvaları çift ile bırakırız, anne babanın yavruları iyice büyütmesi için. Ama bu makalenin en başından beri bahsettiğimiz gibi ex-cichlasoma Festae kendisine zararlı. Bu sebeptendir ki her batımdan sadece bir kaç tane güçlü ve iyi besili yavru Festae’yi ayırmak en mantıklısı. Makaleden çıkartılacak diğer bir gerçek ise ex-Cichlasoma Festae yavruları 8 cm olana dek tank içinde yakalanması çok zor olmasıdır. Kafaya takan birisi yakalamak için bütün tankın dekorunu çıkarmak zorunda kalacaktır. Çok yeni bir olay başımıza geldi. Bu olayda “akvarist şansı” (daha genel olarak bilinen Murphy Kanunu) elimizde bir çift ve yavruları ile ilgili yaver gitti. Yaz tatiline çıkmadan bir hafta önce Manchester’daki çiftimiz yavrulamaya karar verdi. Yavruları tankta bırakmak tercih meselesi bile değildi. Asıl problem yavruların yemek bulamamaktan dolayı biz gelene dek hayatta kalamayacaklarından ziyade (biz yokken balıklar haftada 2 sefer yemlenecekti ki erişkin çift için herşey normalken yavrular için bu durum dezavantajdı)tankın dizaynı hala yavru büyütme dizaynıydı. Tankta Festae’ler dışında bir çift Datnoid Pulcher çiftide vardı ki tam avcı olan bu tür yavrulara saldırmadan rahat etmeyecekti. Anne baba Festae yavrularını çok sert bir şekilde koruyacaktı ama buda kayıplara sebeb olacaktı. Bu tarz durumlarla daha önce de karşılaşmış ve başetmiştik ancak bu durum, bizim yokluğumuzda yapılamayacak bir çok gözlem ve müdahale gerektiren bir durumdu. Böyle olunca da bizde yavruları ayırıp kendimiz büyütmeye karar verdik.
Yumurtaların larva olmasını ve anne tarafından kedibalığı mağarasına taşınmasına kadar bekledik. Daha sonra mağarayı bozduk ve içinde ne varsa çok dikkatli bir şekilde alıp yavru tankına ekledik. Yavru tankının su parametreleri şu şekildeydi; KH 3, GH 5 ısı da 25 ila 26 dereceydi. 6 gün sonra larvalar hala serbest yüzüşe geçmemiştiki bu önümüzde ki uzun yolculuğu düşündükçe biraz tedirgin ediciydi. Larvaları sifonlayıp, 2 litrelik Coca-Cola şişesine koyduk. Coca-Cola plastik şişelerini daha önce de larvaları ve küçük yavruları taşımak için kullanmıştık. Bu şişeler gerçekten kırılmazlar ve ağız kısmı kapağıyla kapatıldıktan sonra koli bantı ile iyice sarılırsa sızdırmada yapmazlar. Şişeye bu işlem yapılmadan önce iyice temizlendikten sonra yarısına kadar içme suyu ekledik, ardından 2ppm kadar akvaryum tuzunu ekledik. Larvaların şişenin dibinde toplandığı için oksijen tableti eklemenin çok riskli olacağı kanısına vardık. Kış mevsimlerinde şişenin dışına ısı paketleri yapıştırırız ama bu sefer yaz olmasından dolayı gerek yoktu. Bunun yerine şişeyi iyice koli bantı ile bantlayıp bavulumuza elbiselerimizin arasına sağlamca yerleştirdik. Toplamda 10 saatlik bunun 4 saati uçak yolculuğu ile larvalar sağ sağlim Atina’ya ulaşmışlardı. Şişeyi açtığımızda larvaların yarısı sebest yüzüşte, yarısıda serbest yüzüşe geçmek üzerelerdi.
Yavruları 40 litrelik, hava filtresi ve Eheim classic 2213 dış filtreli boylandırma tankına ekledik. Atina’daki su değerleri Manchester’dakilerden biraz farklıydı (KH9, GH 12, PH 8) ve ısıda tankın derecesinden okuduğumuza göre 30 dereceydi. Yavrular bundan hiç mi hiç etkilenmediler. İlk 20 gün boyunca yavrulara karıştırdığımız; açık yeşil %100 spiriluna tozu (Salt Creek Inc. ABD), Cyclops larvası (Argent Laboratories, ABD), 1 mikron Paragon balık yemi (Salt Creek Inc. ABD), Microfeast Larva diyeti (Burns Phil Food Inc. ABD) ve kurutulmuş artemia (Salt Creek Inc. ABD) verdik. Bu karışıma iyice toz haline getirilmiş Ocean Nitrution formula 1 ve 2 , OSI karides yemi ve Tetra Discus gran yemleride ekledik. Yemleri Wiegandt GMBH firmasının ürettiği Multivit vitamin solüsyonu ile de iyice karıştırdık. Yavrular günde 4 kez yemleniyordu. 30. Günden sonra artık kuru yemlere başladık. Kuru yem karışımı Ocean Nitrution formula 1 ve 2, OSI karides yemi ve Blue line temel besin 58 seviyeden oluşuyordu. Kuru yemlemeyi günde 3 sefere indirdik. 2. Ayın sonunda yavruları günde 2 sefer Blue Line temel besin 58 seviye ve Dr. Bassler Tropic orta boy pelet yemlerle beslemeye başladık. Yeteri kadar büyümüş ve Blue line temel besin 122 seviyeyide, yiyebilecek kadar olan yavrulara da günlük olarak diyete ekledik. 4. Ayın sonunda bütün yavrular günde 2 defa sadece Blue line temel besin 122 ile beslenmeye başlamışlardı. Balıklarda ki büyüme oranı tatmin ediciyken, türiçi agrasiflikten dolayı kayıplarda minimumda kalmıştı. Bu karışım ile besleme formülünün bir çok çeşitli cichlid yavrusu için çok uygun olduğunu keşfettik. Bu süre zarfında 3 günde bir taze dinlendirilmemiş musluk suyu ile %50 su değişimi uyguladık.
Yavrular büyüdükçe bölgelerin edinilmesi için tanklarına daha fazla kök eklemeye başladık. Balıklar türiçi agrasifliğin zirvesindeydiler. Eğer dikkatli ve özenli bakım gerçekleştirilmez ise çok büyük oranda kayıplar yaşanması içten bile değildir.Balıklar 6 haftalıkken ilk defa salyangoz yumurtaları ile beslendiklerini gözlemledik.
Gençler siyah bantlarını ve mavimsi yeşil noktalarını biraz erken göstermeye başladılar ama 5. Aydan önce gözalıcı kırmızı renkleri beklememek gerekmekte. Anneleri ile kalsaydılar içinde bulunacakları sürü psikolojisini tam anlamı ile yaşamaları adına onları biraz kalabalık tuttuk. Kural olarak 40-50 adet balığı 3 aylık olana dek 40 litrelik bir tankta büyüttük. 6 aylık olana dekte 65 litrelik başka bir tanka geçiş yaptılar. Daha sonra da her 10 balık için 100 litrelik bir tank ayarladık. Gözlemlerimiz sonucun da eğer bir çift oluşmaya başladıysa hemen onu ayrı bir tanka ayırdık yada iyi bakabileceğine inandığımız ve ex-Cichlasoma Festae peşinde olan iyi hobicilere hediye ettik. Kaydedilmesi gereken bir konu ise eğer bir tankta bir çift oluşuyorsa o tanktan ya çiftin çıkması yada diğerlerinin çıkması türdeşlerin kayıplarını minimuma indirecektir.
Ex-Cichlasoma Festae gerçek anlamda mükemmel bir balık. Hiç bir balık Festae’nin büyüleyici görüntü, zeka ve iddia kombinasyonuna sahip değil. Uzun yıllardır baktığımız ve bakmaya devam edeceğimiz nadir türlerden bir tanesidir ex-cichlasoma Festae. Standart olarak uyguladığımız prosedür her 5 yaşına gelen çiftimizin yerine daha genç çiftler yetiştirmektir. Şimdiye kadar inanılmaz karakterlerde gençler belirlemiş durumdayız.
Notlar:
· Ex-Cichlasoma Festae ‘yi bir çok farklı tank arkadaşı ile baktık. Bu tankların hiçbirinde Festae sorun çıkartan olmadı. Olan olayların çoğunda da Festae ölümlerin direk sorumlusu olmadı. Sadece bir seferinde dişi P.Andapa eşi ve bir diğer P.andapa çifti ile bulunduğu tanka F0 vahşi Festae çifti eklendiğinde stres yapıp saklandı. F0 Festae’ler tanktan çıktığında oda diğer P.Andapalar gibi dışarı çıkıp eski davranışlarını sergilemeye devam etti.
· Atina’daki musluk suyu KLOR barındırmıyor. Uzun zamandır yaptığımız su değişimlerinden elde ettiğimiz tecrübe ve testler ile anladığımız çok küçük oranda balık sağlığına zarar vermeyecek kadar klor ekleniyor. Suyu eklentiler ile bozmayı sevmediğimiz için su değişimlerinden önce suyu test edip o şekilde değiştiriyorduk. Bu teknik çok riskli olabilir o yüzden bu tekniği kullanmak bireysel hobicilerin sorumluluğundadır.
Kaynak: 24 kasım 2008 yılında Marina Parha ve George J. Reclos tarafından yazılmıştır. www.mchportal.com adresinde yayınlanmıştır.
Çeviren: Görkem Tunç