Bu yazıda amonyak, nitrit, nitrat vb. azotlu bileşiklerin bitkiler tarafından kullanılmasına değineceğim. Yalnız baştan söylemem gereken birkaç şey var. Nasıl balıklarımıza bakarken onların ihtiyaçlarını karşılıyor, sağlıklarına dikkat ediyorsak bitkilere de aynı özen gerekir. Balıkların sık sık hastalandığı akvaryuma nasıl sağlıklıdır denemezse bitkilere de ihtiyaç duydukları bakımı yapmazsanız sağlıksız olacaklardır. Balıklara yem vermeyince ve düzensiz yemleme yapınca sağlıkları nasıl bozulacaksa bitkiler de gerekli besin maddelerini, CO2’yi, ışığı alamazlarsa sağlıklı olamazlar ve aşağıda anlatacağım işleri yapamazlar.
Öte yandan aşağıda anlatacaklarım yoğun bitkili, az balıklı akvaryumlar için geçerlidir. Dediklerim hiç bir şekilde 4-5 tane bitki barındıran tanklar için geçerli değildir. Temel prensipler aynıdır ama bu kadar az bitkinin sudaki azotun tamamını zararsız hale getirmesi beklenemez. Aynı şekilde ne kadar yoğun bitkili olursa olsun 40 litrede 40 tane yetişkin lepistes bakanlar filtrelerini çıkartıp sırf bitkilerden medet ummamalıdır. Evet, bitkilerin etkisi büyük olacaktır ama bu kadar çok balığın çıkartacağı atığı dönüştürmeleri de beklenemez.
Balıklar bildiğiniz gibi yedikleri yemlerdeki aminoasitlerin vücutlarında yıkılması ile amonyak ortaya çıkartır. Bu amonyak ise filtrede önce nitrite, sonra daha az zararlı olan nitrata çevrilir. Tabii ki siz bitki besliyorsanız bitki bu azotlu maddeleri alıp proteinlerin, enzimlerin vs. yapı taşı olan aminoasitleri oluşturmakta kullanacaktır. Eğer fitre yüksek kapasiteli değilse, balık sayısı da tank hacmine göre az sayılamayacak orandaysa o zaman sudaki amonyak hemen dönüştürülemeyecek, filtrasyon yetersiz kalacaktır. Bu durumda bitkilerin önemli bir özelliği ortaya çıkıyor. Bitkiler enerji tasarrufu için amonyağı nitrata tercih ederler. Çünkü zaten nitratı bünyelerine alsalar, amonyağa çevirmek için epey enerji harcayacaklardır.
Mesela örneklersek; bitki sayınız bol, balık sayınız uygun, bitkileriniz hızlı büyüyen türlerden ve iyi bakılıyorlar. Balıklarınız birim zamanda 100 amonyak üretiyor, filtreniz de biraz kirlenip tıkandığı ve verimi düştüğü için akvaryumunuzdaki biyolojik filtrasyon sistemi normalde dakikada 110 birim amonyakla başa çıkarken 95 birime düştü diyelim.(tabii filtrasyon sistemi derken kumdaki vb. bakterileri de hesaba kattığımızı varsayıyorum)
Şimdi eğer sizin bitki vb. azot türevlerini tutacak bir aracınız yoksa o zaman her dakikada akvaryumunuzda 5 birim amonyak birikecek demektir. İşte bitkiler bu durumda imdada yetişiyor. Çünkü bitkiler filtrenizin işlemden geçirip nitrata çevirdiği azotu değil, kendisi için işlemesi daha hesaplı olan amonyağı tercih edecektir. Bu durumda eğer bitkilerinizin dakikada 5 birimden fazla amonyak işleme şansı varsa o zaman akvaryumunuzda amonyak birikimi derdiniz olmayacaktır.
Bitki akvaryumları için bitkilerin ihtiyaç duydukları besinleri rahatça alması için düşük pH tavsiye edilir.(7’nin altında) Bunun bir başka faydası da vardır. Düşük pH’ta amonyak çok daha az zehirli olan amonyuma dönüşür. Bu sebeple düşük pH’a sahip akvaryumlarda amonyak zehirlenmesi çok düşük bir ihtimaldir. Bunun bir faydası daha vardır; bitkiler amonyumu da amonyağa tercih ederler. Eğer sizin balık sayınız tank hacmine göre çok fazla değilse ve pH yeterince düşükse o zaman suya verilen amonyak hızla amonyuma dönüşecek, bitkiler tarafından çok rahat kullanılabilecektir. Bu koşulların üç büyük faydası vardır:
1)Filtreleme ile amonyağın dönüştürülmesine gerek kalmaz, pH düşük olduğundan amonyuma dönüşen amonyak büyük verimle kullanılır.
2) Amonyak amonyuma dönüştüğü için balıklarınızın zehirlenme ihtimali azalır.
3) Bitkiler tarafından amonyum ve nitratın kullanımında harcanacak enerji bakımından bakılırsa 1 mol azotlu maddenin harcanmasında 80 kcal/mol civarında bir enerji tasarrufu olacaktır. Bu da bitkinin büyüme vb. işler için daha fazla enerji ayırmasını sağlar.
Her şey bir yana yeterli bitkilendirme varsa bitkilerin azotu kullanması ile normal bir filtrenin azotlu bileşikleri çevirmesi arasında çok büyük bir fark vardır. Filtre ile nitrata çevrilen amonyak daha zararsız hale gelir ama sonuçta nitrat da zehirlidir ve su değişimi ile atılması gerekir. Azotlu bileşiklerden bitkiler yoluyla kurtulmak ise kesin çözümdür. Azotlu maddeler bitkilerce kullanılınca ortadan kaldırılır, suda birikecek nitrat vb. maddeler oluşmaz.
Peki hangi bitkiler ne şekilde kullanmaya uygundur?
a) Besinleri ağırlıklı olarak kökleri yoluyla alan bitkiler:
Cryptocoryne, echinodorus, saz vb. kök sistemi gelişmiş bitkilerdir. Besinlerini ağırlıklı olarak tabana saçak şeklinde yayılan kökleri vasıtası ile alırlar. Özellikle balıkların taban malzemesinde biriken dışkılarından vb. malzemelerin çürümesiyle ortaya çıkan azot türevi maddeleri almaları ile akvaryum sağlığına faydaları büyüktür.
Suda çözünmüş azotlu bileşikleri almakta yeterli verimi sağlamazlar. Dip çekimi yapılmayan akvaryumun taban malzemesinde oluşacak azot birikiminin önüne geçmek için biçilmiş kaftandırlar. Bu bitkilerin tabana dikili olduğu yerin 10 cm yakına kadar dip çekimi yapabilirsiniz ama 10 cm’den yakın yerlerin temizlenmesi bitkilerin köküne yakın yerlerde gübre görevi görecek maddelerin birikmesini engelleyeceğinden bitkli besin sıkıntısı çekebilir.
b) Besinlerini ağırlıklı olarak sudan alan bitkiler:
Elodea, egeria densa, cardemine lyrata, java moss gibi bitkiler yapraklarından difüzyon yolu ile veya gövdelerinde taban seviyesinin üzerinde çıkan kökleri vasıtası ile sudaki çözünmüş maddeleri rahatça kullanabilirler. Ayrıca su mercimeği gibi yüzey bitkileri de besinlerini direk sudan alırlar.
Besinlerini kök vasıtası ile tabandan da alabilseler de kök sistemleri gelişmemiş olduğu için tabanda biriken maddeleri verimli olarak tüketemezler. Balıkların vücutlarından direk olarak suya bıraktığı amonyağı direk aldıkları için suda serbest halde bulunan azotlu bileşikleri tüketmekte kullanışlıdırlar. Hafif bir akıntı olması bitkilerden daha yüksek verim alınmasını sağlar.
Bitkilerin ne kadar azot kullanacağını nasıl anlarız?
Azot ağırlıklı olarak hücrelerin temel yapı taşlarından olan ve hücre yapımından, yaşaması için gerekli işlemlerin gerçekleşmesine kadar hayati önemi bulunan aminoasitlerin yapımında kullanılır. Tabii kesin bir miktar söyleyemesek de bir bitkinin ne kadar azotu bünyesine katacağını ne kadar hızlı büyüdüğüne bakarak tahmin edebiliriz. Mesela saz çok hızlı büyüyen ve çoğalan bir bitkidir. Anubias ise ne kadar iyi bakarsanız bakın yavaş büyüyen bir bitkidir. Eğer balık sayınız çok olacaksa ve azotlu bileşikleri tüketmesi için bitki alacaksanız akvaryumunuza 3-4 tane anubias dikmek yerine arka plana 1 tane saz dikmeniz daha karlı olacaktır.
Bitkilerin verimini etkileyen faktörler ve bazı tavsiyeler:
Örneğin saz her ne kadar hızlı büyüyen bir bitki olsa da yeterli ışığı, demir gibi mikro besinleri, gerekli CO2’yi almadığı taktirde büyümesi duracak veya yavaşlayacaktır. Bu durumda bitkinin fazlaca azot harcaması söz konusu değildir. Bitkilerin gelişimleri durdu veya yavaşladıysa sebebini araştırıp bitkinin o konudaki ihtiyacını gideriniz.
Eğer balık sayınız çoksa ve balıklar büyükse doğal olarak dışkı miktarı da çok olacaktır. Bu sebeple besinleri ağırlıklı olarak tabandan alan bitkileri de kullanmanız iyi olacaktır. Akvaryumunuzda ağırlıklı olarak tabandan besin alan bitkilerin bulunmadığı bölümlerden dip çekimi yapmanız iyi olabilir. Mesela sadece arka sırada saz ekili olan bir akvaryumun ön kısımlarından dip çekimi yapılması tavsiyenin ötesinde, çoğu durumda bir gerekliliktir.
Balık sayınız çoksa elodea, su mercimeği gibi besinlerini direk sudan alan, hızlı büyüyüp bol azot tutan bitkilere ağrlık vermeniz akvaryum sağlığı açısından iyi olacaktır.
Eğer suyunuzdaki azotu filtreden çok bitkiler ile işleyip su değişmini de çok az yapmayı düşünüyorsanız anubias gibi yavaş büyüyen bitkiler yerine saz, cabomba, elodea, echinodorus osiris gibi hızlı büyüyen bitkileri tercih edip yavaş büyüyen bitkileri sadece görsel amaçla düşününüz.
Java moss, riccia gibi üzerinde yapısından dolayı atıkları tutan ve yavaş büyüyen bitkileri azot tüketmekte kullanmayı düşünmeyiniz. Bu konuda hiç de verimli değildirler. Sadece görsellik yönünden düşünülmelidirler.
Bitkilerinizin büyümesi durduysa sadece ışık, CO2 gibi bitki gelişimini hızlandırıcı etkenler üzende durmayın. Mesela fotosentez işleminin gerçekleşmesini sağlayan klorfilin yapısındaki magnezyumun eksik olması bitkinin fotosentez yapmasını engelliyor olabilir. Hatta klorofilin yapısında bulunmasa da klorofil üretimi için gerekli olan demir yoksa bu da bitki gelişimini engelleyici bir unsur olabilir.
Saygılarımla;
Onur UYGUN